Cambridge ve Boston Anıları

Temmuz 2012’de eşim Nilgün’le beraber Amerika’da birkaç gün Boston’u ve Charles nehrinin diğer yakasındaki Cambridge kasabasını ziyaret ettik. Boston ve Cambridge entelleüktel açıdan zengin bir yer ama biz gezimizi şehrin entellektüel olduğu kadar eğlendirici (“entertaining”) yönlerine de yoğunlaştırdık.

1636 yılında John Harvard tarafından kurulmuş olan Harvard College’ı (Lisans bölümlerini) içeren Harvard Square, yaz ayları olmasına rağmen her milletten öğrencinin vakit geçirdiği bir eğlence merkezini andırıyordu. Harvard College’da John Harvard’ın heykelini ve yaşıtlarımızın çok iyi hatırladığı “Aşk Hikayesi” filminde Ryan Oneil’in ön merdivenlerine oturup ders çalıştığı sahnedeki Widener Library’yi görduk. J.P.Licks Ice Cream mağazasından birer “king size” enfes dondurma yedikten sonra, Harvard Square’in tam merkezinde kitap ve Harvard “memoribilia” satan Harvard Coop adlı mağazadan önümüzdeki yıl okumakla bitiremeyeceğimiz bir sürü kitap ve Harvard hatırası mont, t- shirt, vs. aldık. Harvard Square’den Charles Nehri’nin diğer yakasına geçerek, MBA derecemi aldığım Harvard Business School’u da ziyaret ettik. Bu ziyaret biraz maceralı oldu. Charles nehrinin üzerindeki köprüyü geçerken aniden bardaktan boşalırcasına şiddetli bir sağnak yağmura yakalandık.

1908 yılında eğitime başlamış olan Harvard Business School, tabiatı ile benim orada geçirdiğim yıllara kıyasla (1975-1977) çok değişmiş (yeni binalar vesaire)

, ama dersliklerimizin bulunduğu Aldrich Hall ve içinde çok emek harcadığım Section A dersliğini yerli yerinde durur buldum.  Sanki 35 yıl geçmemişçesine aynı havayı koklamak pek hoştu doğrusu. Okulun en göze çarpan binası Baker Library adlı kütüphaneyi de gezdik. Geçmişte çok vakit geçirdiğim bu kütüphaneyi, 2003-2005 arasında yapılmış olan renovasyon dolayısı ile pek tanıyamadım. Renovasyon yapılmış Baker Library’de restore edilmiş tarihi lobiyi hatırladım. Üçüncü kattaki Stamps Reading Room, giriş katındaki şirket bilgilerinin muhafaza edildiği “The Exchange” salonu, ve eski koleksiyonların muhafaza edildiği “de Gaspe Beaubien” okuma odası, güneş ışığını binanın merkezine yansıtan ana merdivenler  renovasyonun binaya yeni katkıları olduğu için benim için yeniydiler. Harvard Business School ziyareti bana anılarımı, gençliğimi, bir yandan da farkına bile varmadan avuçlarımın içinden akıp gitmiş yılların hüznünü yaşattı.

Cambridge denince herkesin önce aklına Harvard ve MIT (Massachusetts Institute of Technology) gelir. Belki önce Harvard, sonra MIT…. Harvard’ı ziyaret edipde MIT’yi ziyaret etmemek olmaz mantığıyla seyahatin ikinci gününü MIT’ye ayırdık. MIT’nin 77 Massachusetts Avenue’da ki meşhur kubbeli binasını (Building #7) ziyaret ettik. Daha sonra da MIT Müzesi’ne gittik.  MIT Müzesi bir bilim ve teknoloji müzesi. Holografi ve robot teknolojileri konusundaki sergiler özellikle  çok etkileyici idi.

Boston’daki üçüncü günümüzü ise salt eğlenceye ayırdık. Boston halkı eğlenmek için Faneuil Hall ve Quincy Market’a gider. Biz de öyle yaptık. Boston’un okyanus kıyısında yer alan Faneuil Hall 1742’de inşa edilmiş, içinde mağazalar bulunan bir galeri ve halkın bir araya geldiği bir toplantı yeridir. Faneuil Hall aynı zamanda, Samuel Adams ve James Otis gibi milliyetçilerin İngiltere’den bağımsızlık söylemlerini yaptıkları mekandır. Bazı Bostonlular bu binayı “Hürriyetin Beşiği” olarak adlandırır.

Quincy Market hemen Faneuil Hall’un arkasında 1800’lerde inşa edilmiş diğer bir tarihi bina. Dış cephesi granit, iç duvarları kırmızı tuğla kaplı iki katlı içi uzun bir hol içeren bu uzun dikdörtgen bina Boston’un abur cubur merkezi. Uzun holde sağlı sollu yiyecek satıcıları var. Burada her milletin mutfağı temsil ediliyor: Yunan, Irlanda, Italyan, Ispanyol, Meksika vesaire vesaire. Benim gibi boğazına düşkünler için bir cennet yani. Burada istridyeden, istakoza, dönere, meksika dürümüne, binlerce çeşit tatlıya kadar herşeyi bulabilirsiniz. Kafamıza civardaki pek enteresan iki restorana gitmeyi  koymuş olduğumuz için, Quincy Market’ta kendimizi tuttuk ve tadımlık bir iki şey dışında karnınızı doyurmamaya özen gösterdik.

Öğle yemeğimiz için Nilgün için özellikle seçtiğim restoran müşterilerine deniz mahsulleri sunan tarihi Union Oyster House idi. 1700’lerde inşa edildiği sanılan Union Oyster House binası 1826’dan beri bir restoran olarak hizmet veriyormuş; Amerika’nın en eski restoranı…. Restoranın dışarıya küçük pencerelerden bakılan loş ikinci katında, kum midyesi ve sütle yapılan meşhur New England Clam Chowder çorbasını içtik ve utanmadan kiloluk birer istakozu mideye indirdik. Bu restoranın müdavimleri arasında Daniel Webster gibi iç savaş öncesinin devlet adamları ve Kennedy ailesi varmış. İçerde John F. Kennedy’nin devamlı yemek yediği masayı görmek mümkün ama açıkçası pek ilgimizi çekmedi; doğrusu bu ya biz istakoz yemekle meşgulduk… Diğer bir şaşırtıcı tarihi bir gerçek ise, 1830 ile 1848 arası Fransa Kırallığı yapmış olan Louis Philippe’in 1796’da sürgündeyken bu binanın ikinci katında yaşamış olması. Üstelik geçimini temin için Louis Philipppe, orada sosyetede bir yer elde etmek isteyen genç bayanlara Fransızca dersi verirmiş!

Akşam yemeğimizi ise limandaki tanınmış “Legal Sea Food” restoranında yedik. Legal Sea Food Boston’da bir gelenek. “If it isn’t fresh, it is not legal” sloganıyla meşhur bir yer. Legal Sea Food restoranında önce nefis çiğ istridye ve kum midyesi yedik. Sevenlere şiddetle tavsiye olunur. Ana yemek olarak aldığımız ızgara kılıç balığı da nefisti.

Yemek sonrası dolaşırken “Boston Holocaust Memorial”  ve Protestan bir rahip olan Martin Niemoeller’in sözlerinin yazılı olduğu bir anıtla karşılaştık. Okuduğumuzla da hüzünlendik.

Lutheran Rahip Martin Niemoller şöyle yazmış:

Önce Komünistler için geldiler,

Sesimi çıkarmadım, çünkü komünist değildim.

Sonra Yahudiler için geldiler,

Sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim.

Sonra sendikacılar için geldiler,

Sesimi çıkarmadım, çünkü sendikacı değildim.

Sonra Katolikler için geldiler,

Sesimi çıkarmadım, çünkü katolik değildim.

Sonra benim için geldiler,

Ve artık sesini çıkarabilecek kimse kalmamıştı.

Sağlıcakla kalın…..

Nesim Avigdor

  1. 10-7-2012

    İlginç…

  2. 11-7-2012

    tek kelimeyle cok heyecanverici hocam 🙂

    • 2-9-2013

      Çok teşekkür ederim Aysel.

      NA

Düşünce ve Eleştirileriniz?

techstat